
Akıllı telefonlarımız gerçekten sesimizi dinliyor, reklamlar için bizi gözetliyor!
Telefonlarımız wifi veya 4G fark etmeksizin bir ağa bağlı oldukça yaptığımız hiçbir işlemin gizli olmadığını söylersek biraz korkutucu olacak, biliyoruz ancak doğrusu bu. Çünkü o “çok akıllı telefonlarımızda” ücretsiz olarak kullandığımız tüm uygulamalar aynı zamanda bizim hakkımızda bir veri deposu.
Telefonumuzda yaptığımız tüm işlemler, arkadaş sohbetlerimiz, ses kayıtlarımız, gezdiğimiz yerler kayıtlı. Daha hızlı, kolay ulaşım için kullandığımız harita servisleri, acil ihtiyaçlarımızı veya keyfi alışverişlerimizi gerçekleştirdiğimiz e-satış siteleri ve uygulamaları hayatımız hakkında sürekli bilgi topluyor. Neden mi? Tek bir nedeni yok. Ama bunlarda en masumları hedefe yönelik reklam göstermek veya uygulama şirketlerinin sunacakları yeni hizmetler için hazırladıkları uygulamaları geliştirmek için diyebiliriz.
Peki sürekli gizli sekmede gezinmenize rağmen size nasıl tam da ihtiyacınız olan şeyin reklamı gösteriliyor, indirimleri hakkında uyarı çıkıyor veya alışveriş merkezinde gezerken, o alışveriş merkezinde olan bir mağazada satılan ürün hakkında mesaj geliyor? Çok basit: Uygulamalara bilmeden verdiğini sınırsız erişim sayesinde! Çünkü bir akıllı telefon, her ne kadar sadece size ait gibi görünse de indirdiğiniz, kullandığınız uygulamalar nedeniyle aynı zamanda bu şirketlerin mükemmel bir istatistik aracı.
Mesajlar, mailler, sponsorlu sosyal medya akış ve hikâyeler olarak karşımıza çıkan dijital reklamların hepsi, kişilerin dijital platformlarda yaptığı hareketlere ve ses kayıtlarına göre göre belirleniyor.
Ücretsiz olarak kullanılan her uygulamanın, kişinin mikrofon veya kamera izinleri açık olduğunda ortamı dinleyip konuşulan kelimelere göre dijital reklamlar gösterdiğini belirten Dijital Pazarlama Uzmanı Yasin Kaplan da “kimi zaman Google veya sosyal mecralarda yaptığınız aramalar, beğeniler veya arkadaşlarımızın beğenileri ve takipçileri reklamların kaynağını oluşturabiliyor” diyor.
Üstelik dijital reklamların sadece yüzde 30’u tesadüf olarak karşımıza çıkıyor!
Akıllı telefonunuza veya saatinize düşen reklamların yüzde 40’ı ise kişinin hareketlerine göre belirleniyor.
İşte bizi en korkutacak oran geliyor.. Dijital reklamların yüzde 30’u da kullanılan ses kayıtlarına göre kullanıcıları kategorize ediyor. Evet, telefonumuz (kimi zaman ona bağlı akıllı saatimiz de sayesinde) sesimizi dinliyor!
Dijital pazarlamanın en önemli avantajlarından biri, doğrudan hedef kitleye ulaşma.
Önceden hedef kitle odaklı reklamcılık ağırlıkla bilgisayarımızda gezindiğimiz sitelere bakarak geliştiriliyordu. Mobil internetin ve akıllı telefonların yaygınlaşması sayesinde artık sürekli yanımızda taşıdığımız akıllı cihazlarımız sayesinde markalar, ulaşacağı kişileri birçok kritere göre kategorilere ayırabiliyor. Dünyanın önde gelen şirketleri hedefleme teknolojilerini her geçen gün daha da geliştiriyor.
Sohbet uygulamalarından gönderdiğiniz ses kayıtlarından Google’da yapılan aramalara kadar yapılan her hareketi sistem algılıyor ve buna uygun reklam çıkartıyor.
Dijital Pazarlama Uzmanı Kaplan, “Ücretsiz kullanılan her uygulamada kişisel veriler mutlaka ikinci kişiler ile paylaşılıyor” diyor. Eğer bu durumdan memnun değilseniz, uygulamaların ayarlar bölümden mikrofonunuzu ve kameranızı kapatmanız gerekiyor.
Bu arada Android veya iOS tabanlı cihazlarınızda çok severek kullandığınız Google asistan ve Siri gibi uygulamaların açık olması tüm verilerin elde edilmesini kolaylaştırıyor. Çünkü bu uygulamaların kullanılabilmesi için telefonunuzda mikrofon gibi özelliklerinin sürekli açık olması gerekiyor.
ve ne yazık ki gelişmiş algoritmalara sahip bu uygulamalar sayesinde elde edilen bu veriler sürekli işleniyor ve kullanıcıların belirli ilgi alanlarına göre kategori sınıflarına aktarılıyor. ve tabii ki günün sonunda markaların daha fazla kazanabilmesi için reklam teknolojilerinin geliştirilmesi için kullanılıyor.
Dijital Pazarlama Uzmanı Kaplan’ın bu açıklamalarından sonra tabii ki bunu önlemek için ne yapabileceğinizi düşünmeye başlamışsınızdır. Biz de sizin için neler yapabileceğinizi anlatmak istiyoruz.
Üzgünüz ama bu tür pazarlama yöntemlerine karşı kendinizi korumanızın tek yolu bazı uygulamalardan tamamen vazgeçmek ve bazı uygulamaların da erişimlerini mümkün olduğunda kısıtlamak.
Siri ve Google Asistan gibi uygulamalar sizden sürekli izin talep eder. Aksi durumda servis veremez. Eğer onlarız devam edemeyeceksiniz, izinleri bu şekilde bırakmanız gerekiyor. En azından bazı uygulamaların erişimini kapatmak isterseniz, sizin için Android ve iOS tabanlı cihazlarda uygulama erişimlerini nasıl düzenleyebileceğinizi anlatabiliriz.
Markası, modeli fark etmeksizin Android tabanlı cihazınızdaki kamera veya mikrofon erişimini tamamen devre dışı bırakmak istiyorsanız şu adımları takip edin:
ANDROID CİHAZLARDA (TABLET VEYA TELEOFON) UYGULAMA İZİNLERİNİ DEĞİŞTİRME
TÜM İZİNLERİ TÜRLERİNE GÖRE DEĞİŞTİRME
Android cihazlarda hangi uygulamaların aynı izne sahip olduğunu görme şansınız var. Örneğin, takviminizi görüntüleme izni olan uygulamaları kontrol edebilirsiniz. Bunun için şu adımları takip edin:
İZİN TÜRLERİ NELERDİR?
Bu adımların sonrasında aşağıda bir izinler listesi ve açıldıklarında bir uygulama için ne yaptıklarının açıklaması bulunur. Bu izinler türlerine göre şu şekilde gruplanır:
Android cihazlarda dilerseniz aktif kullanılmayan uygulamaların izinlerini otomatik olarak kapatma özelliği vardır. Bunun için şu adımları takip edin:
iOS tabanlı; iPhone, iPad vb. cihazlarda kameraya, mikrofona ve diğer donanım özelliklerine erişimi gözden geçirmek veya değiştirmek istiyorsanız, şu adımları takip etmeniz gerekir:
Not: Bir uygulama mikrofonu (kamera olmadan) kullanırken ekranın en üstünde turuncu bir gösterge görünür. Bir uygulama kamerayı (kamera ile mikrofonun birlikte kullanıldığı zamanlar da dahil olmak üzere) kullanırken yeşil bir gösterge görünür. Denetim Merkezi’nin en üstünde de bir uygulamanın bunlardan herhangi birini yakın zamanda kullandığını bildiren bir mesaj görünür.
KAYNAK: Posta